29 Eylül 2020 Salı

Uykusuz Yarınlar

 Uykusuz Yarınlar


Gitme puslu geceye öyle

Yakaladın mı salar korkularını üzerine

Varsa imkanın bu hayatta 

Yaşa olabildiğince


Gitme puslu geceye öyle

Yarım kalmış yarınlarına

Dünde kalmış anlarına

Yaşamayı bilmediğin günlerine


Uyan güneş açmış bahara

Kuş seslerinin olduğu cennete

Yeşilliğin ceylanısın sen

Gitme puslu geceye öyle


Bir ekim akşamı

2020

Soluksuz Gece

Soluksuz Gece


Boşluğa bakıyorum

Uzun ve karamsar bir boşluğa

Labirentin içinde kaybolan düşlerimle

Uzlaşmaz fikirlerimin çetinliğiyle


Buralar karışıyor

Boşluk iki eliyle içine çekiyor hayatımı

Savunmasız kalıyor çabalamam

Telaffuzu zor bunun anlatamam


Sessizlik korkutuyor 

Anlamsızlıkla boğuşuyorum 

Sandığım ile yanıldığım arasında

Bir savaş veriyorum


2020 

Bir Eylül günü ve son demleri 



20 Nisan 2020 Pazartesi

The Platform Filmi Yorumu

Sizlere bugünler için daha anlamlı ve daha açıklayıcı şekilde söylemek gerekirse şu an ki durum içinde herkesin anlayabileceği, 
kendini sorgulayabileceği ve daha güzel bir hayat için düşünmeyi bizlere hatırlatacak film. 

Elbette içinde saçma bulacağınız ya da içinde saklı bilinçaltı eylemler gözünüze bakatabilir. 
Amma velakin herkesin ortak düşüncesi ama bir türlü yapmadığı sadece dillerde gezen gerçek doğruyu herkes fark edecektir. 

Sadece dikkatlice sonuna kadar izleyiniz ve yorumunuzu düşündükten sonra yapınız.


Film https://www.netflix.com/tr/title/81128579 üyeliğiniz varsa izleyebilir ya da Google'da the platform yazıp aratarak 
çıkan sonuçlardaki film sitelerinden ücretsiz izleyebilirsiniz.

#uğurerden #netflix 
#theplatform #film 
#filmyorumu 
#theplatformfilmyorumu 
#uğurerden

9 Nisan 2020 Perşembe

YORGUNUM

YORGUNUM


İnsan bir cümle ile halini, yaşamını, bulunduğu hayatını anlatabiliyor. Anlamak isteyen için bir cümle yeterli gelebiliyor. 

“Yoruldum artık” 

İnsanın yorgunluğu bedenen değil ruhen ve kalben olanıdır. En geç dinlenen ruhsal yorgunluğumuz. 

İnsanı yoran insandan başkası değil. İnsanı insan yormakta bu hayatta. 

Kimse karşısındaki insanı düşünmemekte. Başka bir insanı düşünmeden hayatını yaşayan bu can kendini ne kadar düşünüyor diye sorguluyor insan. 

Hayat tozpembe dönemden, çocukluğundan gençliğe, gençliğinden ihtiyarlığa doğru yol aldıkça omuzlarına biriken yük hayatı yaşamak yerine o derli düşünceleri düşünmekten başka fırsat bırakmamakta insana. 

Zalim bir dünya da yaşıyor olduğumuz gerçeğini değiştirebilecek kişiler gamsızlığı ile hayatını devam ettiren kişilerden başkasıda olamaz düşüncesine sahip bir ben değilimdir, buna eminim. 


İnsan insanı neden yorar? 

İnsan insanı neden öldürür? 

İlla ki can ölümü değildir bu . 

Katil olmak bir canı almakla gerçekleşmemekte. İnsan insanın duygusunu öldürmekte. En büyük ölüm belki de insanın duygusunun ölmesi, beraberinde gelen ruhsal yorgunluğu olmalı. 

Ruhsal yorgunluğu ile yaşamakta olan insan ne kadar hayatta diye sorgulanmalı. 

Hayatını çalışmakla geçiren ve geri kalan hayatına zaman ayıramadan aynı monotonlukla devam eden insan ne kadar yaşıyorum diyebilir? 

İşte dünyamızın bu hale gelmesindeki en büyük neden orantısız bir yaşamın içinde yüzmeye değil, ölmemek için atılan kulaçların nedeni. Güzellikleri görememenin, mutlu bir anı yaşayamamın yani ferah bir hayata bakamamanın nedeni yaşamak için çalışmaktan başka fırsatı olmayan bir insanın beden yorgunluğuna değil ruhsal yorgunluğundan başka şikayeti olabilir mi? 

Olamaz. 


  • İnsanın insana zulmü sadece bedenen değildir. Ruhsal zulum, beraberinde ruhsal baskı insanları sadece kendi çevresinden başka görüş alanını görememesine engel olmaktadır.                     İnsan bir akvaryum içinde ne zaman yem verilir ise o zaman karnını doyurmakta. Ve insan karnını doyurmaktan başka bir düşünceyle yaşayamamakta...




  • Yorgunum. İnsanlardan dolayı yorgunum. İnsanların bu dünyayı kendi menfaatleri uğruna bu hale getirdiği için yorgunum. Kimseye kalmayacak olan bu gücün esiri olan insanların zülümleri için yorgunum. Yetinememenin hastalığı ile yapılan emek hırsızlığından dolayı insanlığı düşünemeyen kör gözler için yorgunum. Ruhumuzu hapis hayatı geçiren merhametsizlik için yorgunum. İnsanın insanı anlamadığı, insanın insanı anlamak istemeyip sömürerek kendi hayatlarını lükse çeviren insanlar için yorgunum. Psikolojik baskının etkisinden dolayı yorgunum.


  • Dinmeyecek yorgunluğumuz. Nesil devam ettikçe, bir nuh kavmi ile bu hayat son bulup yeni bir hayata geçiş sağlanmadıkça bu yorgunluğumuz dinmeyecek. Zamanımız çalınmaya devam ettikçe, gün yüzüne gülen gözlerle çıkamadıkça, insan kendi inanmadığı halde ben mutluyum dedikçe, palyaçolar şaklabanlıklarını bir kazanç için değil başkalarını mutlu edebilmek için yapamadıkça dinmeyecek biz insanlığın yorgunluğu...


Güzel günler dilekleri, inanılmayan yeni güne uyanma inançları, hissedilmeyen mutluluklar, ağlayarak gülen gözler, adaletsizliğin adaletmiş gibi savunulması bir sona ermedikçe insan DİNLEMEYECEK. 


Bir akvaryum bu yaşam, yaşam bir hapishane avlusunda güneşe aşık gözlerden ibaret. 


Yorgunum... 

Kimin umrunda... 

Umrunda olacak bir zamanı mı var. 

YOK!


Uğur ERDEN


#uğurerden



Bitkisel Hayat


En kötüsü ne biliyor musun?
Beyninin içinde bir şeyler oluyor da
dünyaya karşı geliyormuş gibi
ama sen olduğun yerde boş boş bakıyorsun.

Öyle acaip bir hâl ki anlamıyorsun hiçbir şeyi.
Hatta yaptığın o şeyleri bile unutuyorsun.
Bir bitkisel hayat bu.
Evet yaşıyorsun, nefes alıyorsun ve bakıyorsun.
Sadece o kadar. Sadece olduğun yerde saydığınlasın.
Sadece o beyninin içinde çalan çanın eşliğindesin...
#uğurerden