Geceye Düşen Notlar (2)
Saatlere aldırmaksızın okuyordum romanın
ilk sayfalarını ve amansız bir geçmişi olan bir yetimin; masum, günahsız ve
narin küçük kızın düşkünlüğe bırakılışı aklımı alıyordu. Bir ananın zevkine
aldanmasından ve küçüklüğünün içinde atamayıp sıkıştırtığı yaşayamamışlık ve
arzunun, kızını kullanması, yıpratması ve sonu bataklığa giden yolda körcesine
bırakması.
Anadolu'nun insanlığını unutmuş insanları ve
paranın büyüklüğüne kanmış dünya için birer zarardan, aldığı nefesin bile
boşuna tükettiği o insanların, karnına sokulmuş çöp ile kurtulmak için çırpınan
arı gibi üzerine çöktüğü mazlum aileler ve yetimlerinin umulmaz bir gidişatı
olduğuna tanıklık ettikçe, içimde sığmayan öfkenin ve kahrın gözlerime vurduğu
şiddetli ağrı ile anlıyorum.Oysa üç gün üst üste okumak isteyip ertelediğim
romanın böylesine sakin ve rahat bir geceyi beklemesini şimdi anlıyorum.
Zamanın ne elemli anlar ile, mazlumluğun
üzerine çullanan zevk düşkünü insanların hala nefes aldığını düşünmek, toprağın
altında masum ama kullanılmış tertemiz canların ve ardında bıraktığı, kaldığı,
pişmanlıklar ile, matemler ile ve sonu gelmeyecek süregelen bir devir daim şu
hayatın dahada kötüye gideceğini bilmek beni kendimden utandırıyor.
Yaşantımızdaki akla sığmazlıklar, yanlış hükümler,
içinde bulunduğum bir hayatın bir sınav olduğu bilip doğru cevapları yazmadığım
gibi en basit sorulara cevap veremem ve alay edermişçesine yanlışlıkları içinde
dert ve kasvete düşmem günden güne üzerime çöken ağırlığın nedenlerinden olsa
gerek ki suskunluğumun ve yorgun düşen gözlerimden çıkarttığım tek sonuç buydu.
Koca bir okyanustu dünya ve içinde bulunan
yırtıcı balıkların kurduğu düzende pısırıkça boynu bükük bir tür dük biz ve buna
alışmıştık artık normal hiç olmadığı kadar doğaldı. Zaman içinde sindire
sindire işlemişti hayatımıza, işlemişlerdi…
Öyleydi ya, yoksa bu duyarsızlığımızın başka
nasıl bir açıklaması olabilirdi ki…
04:50 (02.04.2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkürler.
ugurerdenn@gmail.com