5 Mayıs 2022 Perşembe

Günler

Günlerden pazar, belki de pazartesi, salı, çarşamba 
Ne fark eder günün sevinci, yarının umudu olmadan
İçimizde fırtınalar kopuyor, içimiz sıkıntılar atlası 
Ne fark eder gönlünde huzuru, düşüncelerinde sakinliği yaşamadan

Bilmem kaçıncı bayramın bugün, kaçıncı yaşının bayramı 
Bilmem kaçıncı bayram hüznün, çocukluğunun bayram hatıraları 
Bilmem kaçıncı kayboluşun anılarında, kaybettiklerinde 
Bilmem kaçıncı bayram bugün, kaç bayramın daha kaldı yaşamında 

Olduğun yerde çivi gibi çakılıp kalmış hissi 
Bir adım ötesi, bir adım gerisi kalmamış gibi
Ömrünün mahzeni cilt cilt kitaplarla dolmuş 
Yarınlarından umutlarını koparıp almışlar gibi 

Günler ne fark eder yarınları olmadan yaşayanlara 
Sor önüne gelen her insana, kaçı bilir hangi günde yaşadığını 
Sen hangi günde uyuya kaldın, hangi günde bıraktın ruhunu 
Hangi gündeyiz bugün, yarın hangi gün olacak 

Günlerden yorgunluk, günlerden bıkkınlık, günlerden sorgular 
Kaç kez döktün yaşamının hatıralarını gözlerinin önüne 
Kaçı hüzün, kaçı mutluluk koyduğunda tartıya 
Soğukkanlılığınla kaldığın kaçıncı yıkılış günün 

İçin çekiliyor şu an, tüm vücudun irkiliyor 
Yaşıyorsun, yaşıyorsun evet bunu hissediyorsun 
Yaşamak mı denir diyorsun sonra, yaşamak ölmekten beter 
İsyan ediyorsun, isyanların arşa uzanmadan cahilliğini susturup kendine kızıyorsun 

Tüm isyanlarında anlamını yitirdiği bir günde 
Tüm yaşamının bir avuç hüzün ve mutluluğa sığdığında 
Tartıda bütün karamsarlıklarının eşitliğini gördüğünde 
Bugünlerin sonunu, duyguların kardeşliğini fark ediyorsun 

Bugün…

İnsan gafletiyle, merhametiyle, umutlarıyla insandır.

Bir duygu bir başka duygunun öncüsüdür.

İrade gönlünün ve aklının dizginidir.

Mantık ise tüm hüzünlerinin, acılarının son bulduğu nokta.

Mantık ile duygunun arasında koca dağlar vardır.

Mantık acımasızdır. 

Geldiğin nokta senin hayata bakışın ve hislerinden ibaret.


UĞUR ERDEN

27 Şubat 2022 Pazar

Rotalar ve Engeller

 İnsan her yaşının bir evresinde geçirdiği ruhsal mutasyonla hayata bakış açısı sürekli değişir hale geliyor.

Bir rota çizip ilerlemesi seneler ilerledikçe daha meşakkatli ve bezdirici bir duruma dönüştürüyor mesafeyi.

Bu arada verdiği duraklar ve bir boşluk hissiyatı içinde verdiği aralar olabiliyor ve olmasıda gerekiyor. Gidişatın daha sağlam adımlarla inşa edilmesi elbette zorlukların olgunluğu ile aşılmasıyla gerçekleşiyor.

Diğer taraftan ise belirlenen hedefler askıya alınması ya da vazgeçilmesi insanı bir süre sonra farklı bir coğrafyada kendini uyanmış hissini yaşatması ve geriye dönüp bakmaya dahi mecal bırakmamış vazgeçilmişliğin hüznü içinden çıkılmaz bir yaşamda alı koyuyor. 

Emek verilmiş her şey mutlak bir sonda buluşmadığında o yolda harcanan zaman, yapılan fedakarlık, feragatlar bir taşın ortadan çatlamasıyla bozulan o kuvvetli çehresi gibi insanında bir ruhsal çöküntü içine girmesine sebebiyet vermekte. Hayatın her an zorluk derecesi artması ve bu süreci atlatmak için verilen meşguliyetler monoton bir hayata sürüklüyor olması gibi bir sürü etkenlerde bu rotada ilerlemeye engel teşkil ediyor.


( Yaşıyoruz ya daha ne olsun.) 

Çaresizliğe indirgenmiş bir hayatta verilen onca çabanın vehametini anlatmak mümkün olmuyor. 


(Davamız ekmek...)


Azim içinde hedeflerimizden ayrılmamamız gereken en önemli bir zamandır bu. 

Kazanmak işte burada yapılan feragatlardan ibarettir. 

Cesaret sınavı ve azimin ölçüsü bu baskıcı zamanda ortaya çıkar. 

İnanmalıyız ki kazanacağız. Bir başkasının gözünden değil bu... 

Kendi içimizde muvaffak olacağız ve işte o zaman iç huzura kavuşacağız. 


Mesele rotası sağlam olanlar değil, asıl mesele emin adımlarla yolunda ilerlemektir. 


Uğur ERDEN

2022

Meşakkatli yıl

25 Aralık 2021 Cumartesi

Bir Huzmedir Hayat

Bir sayfanın içinde onlarca cümle. 
Kelimeler arasında gözlerim takılıp kalıyor. Şöyle bir cümle geçiyor;” Son nedir ki ya da başlangıç? 
Susmayacak gibi duruyorsun hayat karşısında, oysa hiç konuşmuyorsun. 
Sen napıyorsun, ne yaptığını sanıyorsun?
Aradığın cevaplar peşinde giderken, yorgunluğunu ve kaybettiğin zamanı geri getirebilecek mi sanıyorsun? 
Şimdi al başını git gidebildiğin kadar.
Ardına baktığında ve yorgunluğunu hissedip dinlenmeye başladığında içinde alevlenen bir şeyler var ise git ve sıkıca sarıl. Aradığın cevaplar bazen bulunduğun coğrafyayı terketmekte saklıdır. Bazen ise son nefese kadar muamma olarak kalmaktadır...” Cümlenin son bulduğu yerde hayatın galip ve mağlup olmak arasında bir bağı olmadığını anlamıştım. Hayat rotasında ilerleyen ve âna sahip olan bir derya. İçinde ki küçük toz taneleri de biziz. İnsan peşinde koştuklarının bir gün miladını doldurduğunda, hayatın artık geri dönüşü olmadığını ve sonun acı tonunun onca çekilen cefaya değmediğini anladığında, pişmanlığının acısıyla gözlerini hayata kapamakta . Kırıp dökmekle, elde kalmayacak objeler için hayatını harcamakla, hırslarımıza yenilip budalaca yaşamakla, sonu unutup kendimizi paralamanın hiç bir anlamı yok bu hayatta. 

 17 AĞUSTOS 2021 

 UĞUR ERDEN

HÜKÜMSÜZLÜK


Hükümsüzlük

 

Güneşin hükmettiği bir evrende her şeyin yeri ve anlamı var.

Dünya burada mihenk taşı sıfatında

Ve uydusu Ay, salınır gökte öylece

Denizin dalgası da onun gölgesi, rüzgârın esintisi de

 

Deniz çalkantılı olduğunda, kara bulutlar sardığında

Bil ki, Ay yön değiştirdi yurdundan 

Hırçınlığı ve şefkati öylesine muazzam uyum içinde

Bir gitse bin döner dünyanın üzerinde binlerce yıldızın eşiğinde

 

Milyonlarca yıl, asırlardır süre gelen dünya

Ve güneş ve Ay ve yıldızlar

Her ne olursa olsun yanında, üstünde, gölgesinde

Binlerce badireden sonra aynı yerinde aynı güzelliğiyle

 

Ayın tutulmasına nazır bir eylem

Susar tüm dünya, dinlenir o an

Yılda bir gün, birkaç saniye

Oysa koca bir zaman cetvelinde yaşanan

 

Aralık 2021

Uğur Erden

“Bir dünyadır ki sonu belli. Ama o zamana kadar hiçbir şey belirgin değil.”

 

 

 

 

27 Eylül 2021 Pazartesi

Dinlenmeyen Hikaye


 Dinlenmeyen Hikaye


Kendi hayatını düşünmeden harcayan bir insan düşün.

Zamanını sanki hiç var olmamış gibi, sanki bitmeyecek gibi değilde, başlamamışta önsezi gibi düşünen bir insan.

Rüzgar esintisinin ulaşmadığı bir yaprağın hiç sallanmayı bilmemesi, güneş ışınlarına erişemeyen dalın soğuk kanlılığı, gece ile gündüz kavramının olmadığı bir yerde yeşeren sahipsiz ağacın varoluşu gibi habersizce yaşayan bir insan.

Virane bir hayatta; herkesten, her şeyden, kendisini arındırmış bir insan.


•••


Duyarsız bir insan bu insanı soyut bir kavramla yargılayabilir. Kötümseyebilir.

En kolayına kaçarak yorumlayabilir. 

Oysa çok başka durumlar meydana gelmiştir.

Çok duygular yatar o gönül duvarlarının içinde. Yaşanmışlıklarında derin acılar ablukaya almıştır iç dünyasını. Hikayesini bilmediğin insanları; her ne olursa olsun dinlemeden yargılamak, acizlikten ötesine geçemez.

İnsan keskin bir bıçağın acısına dayanamaz değil mi? O acı o anlıktır. Eseri sadece bir izden ibaret kalır. İnsanın iç dünyasındaki acılar ise öylesine derin çentikler meydana getirmiştir ki, zaman mevhumu belkilerden ibaret kalır.


Bazen sadece görüntüye aldanmamalı insan. Davranışlarada kanmamalı. Ama dinlemeden o hikayeyi karalamamalı. O kadar düşmek zayıflık değilde nedir ki?..


Eylül 2021


12 Ağustos 2021 Perşembe

Acı Ağustos






 Ateşin ısısıyla yeşilin ölümüne tanık olduk.
Onlarca hayvanın, dayanamadığımız sıcaklıkta kavrulduğuna...
Oysa yok olmaz deyip harap ettiğimiz doğanın,
En büyük dersiydi bu bizlere.


Su hayat verir diyoruz bir yandan,

Bir yandan ise hunharca harcıyoruz.

Su şahlandı, oysa oda öcünü almak için sıradaydı.

Oysa onunda gördüğü en fazla zarar insandandı.


Neydik ki biz? Neydik?

Bir metre kare dünyamızda bunca açlığımız,

Sığamamazlığımız nereden geliyordu.

Adeta dünyaya hakim olma hırsı yakıyordu bizi.


Zararlarımız tek doğaya olmadığı kesindi.

İnsanın zararı insanaydı, en başından böyleydi.

Yetemiyorduk. Yetiremiyorduk. 

Oysa öylesine zengindik ki, 

Şimdi insanlığımızın fakirliğiyle sınanıyorduk.


Gafletimiz, yangınımız.

Öfkemiz ise üzerimize dökülen suyumuz.

Anlıyor muyuz?

Yarın yine hayatın yalanlarını gömüleceğiz.


Hala iyi insanların, insanlığıyla zengin olan insanların,

Zenginliğini insanlığıyla zengin eden insanların varlığıyla...

Onlara kucak dolu övgüler azdır.

Bunu insan olandan gayrısı anlayamaz

Düşünmeyi anlayamadığı gibi...


Acı Ağustos 

2021

Uğur Erden

2 Ağustos 2021 Pazartesi

Merhamet

Hayvan içgüdüsel davranır. İnsan ise zekasıyla. Merhamet en önemli duygu. Bu evre insanın doğaya saygısını, insana saygısını, kendine saygısını ortaya koyar. Bazen bazı şeyler en büyük ders olur insana ve bunu görebilmesi ne yazık ki şu an ki yüzyılda başa gelmeden anlaşılması güç. Ne hazindir ki merhamet duygusu körelmiş dünyada, merhametli insanların sevgisiyle yaşamaya devam etmekteyiz. Çünkü mal mülk peşinde koşan insanların artmasıyla felaketlerin ardı kesilmemekte. Rant, kışkırtma, fitne arttıkça kaybolmaya yüz tutmuş bir dünya olmaktayız. Ve o merhametli insanlara en büyük borcumuz ise hala yaşıyor olmamız.

İnşallah bu uykudan uyanır, dünyanın sadece bir göz kırpmanın anlığı kadar olduğunu öğreniriz. En önemlisi de dünyanın dengesini bozmanın, bozulan dengenin kızgınlığını en kısa zamanda görmemiz dileğiyle.


Bu uğurda canlarını ortaya koyan insanlara Allahtan rahmet diliyorum. Ve mallarımız kadar önemsemediğimiz hayvanların içgüdüsel merhametine erişmemiz ümidiyle.

#uğurerden #yangın #doğa #yeşil #canlılar #kaybediyoruz